2011'de İngiltere'yi saran
isyanlar çıktığında Liverpool'daydım. Bu video ile oradaki
alakalı bir ders için, isyanın sebepleri ile ilgili bir sunum
yaptığımda hocadan ve kimi öğrencilerden aldığım tepkiyi
hatırladım. İşin ilginç yanı şu; 1981'de İngiltere'de birebir
aynı şehir ve mahallelerde aynı isyan yaşanmış. Bu isyanı
"ders alınması gereken eski ırkçı günler" olarak
hatırlıyorlar. Liverpool'da Atlantik köle ticareti üçgeninin
Avrupa yüzü olarak köleliğe ilişkin bir müze var. Müze
kronolojik sırayla ilerlerken en son bu 1981 isyanlarıyla bitiyor.
Yani resmi anlatı dahi o dönemdeki isyanlar ile ırkçılık
arasındaki bağları kuruyor. Hatta sınıfta bir başka öğrenci
de bu 1981 isyanından bahsetti sunumunda. Çok da takdir topladı, kurduğu ırk ve sınıf bağlantısıyla, benim o sırada güncel olarak yaşanan isyana ilişkin bu bağı kurmam ise anlaşılmadı.
Tekrar söylüyorum,
İngiltere'nin her yerinde tamamen aynı şehirlerde aynı
mahallelerde çıkıyor isyanlar. 2011 isyanına dair, polis
gözetiminde bir kişinin öldürülmesine ilişkin protestoların
medyada yer alıp almadığına dair gazeteleri taradım. Hiçbir şey
bulamamakla beraber, şimdi hatırlamak için tekrar olayları
arattığımda kimi önde gelen yayın kuruluşların olaylardan
bahsederken bu kısımdan bahsetmediğini gördüm. Sadece bir
yerleri yakarsalar medyanın dikkatini çektiklerini ve o zaman dahi
bağlamından koparılmış şekilde sunulduğunu, polis şiddetinin
sadece daha çok kızıştırdığını ve senelerde birikmiş
gerilimin böyle yansıdığını anlattım. Sınıftaki kimileri ve
en önemlisi hoca(ki kendisi de Hintli azınlık idi), bu insanların
sadece ortalığı yakıp yıkmak isteyen irrasyonel kişiler
olduğunu iddia ettiler. Etrafa verilen zararda dahi seçicilik
vardı. Mesela pahalı arabalara saldırılıyor, ucuz arabalar
bırakılıyordu. Zincir veya büyük dükkanlar zarar görüyor,
ufak yerel dükkanlara dokunulmuyordu. Bunun hem sınıf hem ırk
meselesi olduğunu, aralarından bir kişi polis eliyle
öldürüldüğünde ve bunu günlerce protesto ettiklerinde ne
ölümün ne eylemin medyada yer bulmadığını; ama bir cam
kırdıklarında anında uluslararası medyaya kadar
gözükebiliyorlardı. Başka seslerini duyurabilecek yol gerçekten
kalmadığını ifade ettiğimde ise, artık saçmaladığıma karar
verilmişti.
Dersin adı "Power, Culture and Society" idi. Dersin içeriği olan şeyleri
güncele uyarlayıp, geçmişe sıkışmayınca tepkiler ne kadar
farklılaşıyor. Nice olay da hem bizim memlekette, hem elde böyle olacak;
sonra ben demiştik diyeceğiz de bir işe yaramayacak.