15 Eylül 2010 Çarşamba

Referandum

Referandum sonrası yine ulusalcılar çıktı: "Halk cahil zaten", "Bu halka bu yaraşır", "Gidicem buralardan" laflarına. Şu an hayırcı olan partiler geçen seçim 18 milyon oy almışlar, üstüne 2.5 milyon seçme eklenmiş ama 15 milyon hayır çıkıyor, bu hiç bir şey anlatmıyor mu? Oylarını durmaksızın kaybettiklerini anlamıyorlar mı? MHP'nin güçlü olduğu Erzurum'da, Osmaniye'de açıkça evet denmesi halkın artık o kadar da boş olmadığını göstermiyor mu? Eğer bu insanlr bu kadar cahil olsaydı direk kendi partileri hangi oyu diyorsa ona vermezler miydi? Paketle ilgili fikir sahibiler ki oylarını diğer yönde kullanmışlar; çünkü belirtilen şehirlerde MHP'nin güçsüzleşmesi bu kadar bir anda olabilecek şey değil. Halk artık bu statükoculuktan, baskıcılıktan bu uzaklıktan sıkıldı ve o kadar da aptal olmadığını açıkça gösterdi, en azından memur Kemal'den farklı olarak oy atabildiler.
Paketten konuşursak paket oldukça yetersiz, ama pakete şu maddelerde niye değişim yok diye yaklaşmanın anlamı yok çünkü bu anaysanın komple değişmesi gerekiyor zaten. Benim bahsettiğim değişen maddelerdeki değişim de yetersiz; ancak mevcut yasalardan daha iyi olması evet demek için yeterli; çünkü bize sorulan soru bu maddeler mevcutlardan iyi mi değil mi? Evet demek bunlar yeter demek değil aksine yeni anayasa için güvenoyu demek, CHP ve MHP bu işi siyasi bir tartışma gibi göstermeseydi bu paketin hakkı %70'ten aşağı değildi; ancak hayır kazanır ve ya %45+ çıkarsa genel seçimlerde AKP'nin zayıflayacağını düşünüyorlardı ki haklıydılar ancak o kadar hayır çıkması için gerekecek bir durum yoktu, ayrıca kendi seçmenlerinden bile tam oy alamadılar!
Halk kutuplaşıyor kutuplaşıyor diye bas bas bağırıyorlardı, boykotçuların oy kullansa evet atacağını ayrıca tamamen AKP kaynaklı hayırcıları düşününce şu an eskimiş mevcut düzenden memnun olmayan %70'e varan bir kesim var ki buna kutuplaşma pek denmez ki aslında o iki kesim arasında da çok fark yok. KONDA'nın Haziran 2010 tarihli raporuna göre(ki o tarihte yapılmasına rağmen %1.2 ile saptı referandum tahmini) arada çok bir uzaklık yok. 9 soruya 10 seçenek verilmiş ve o seçeneklere 0'dan 9'a kadar puanlama yapmılmış ve partilere göre not ortalaması alınmış. CHP seçmeni'nin ortalaması 3.5, MHP'nin ki 4 BDP'NİN 6 AKP'nin 6.5 çıkmış ki görüşler arası farkın normal olduğunu gösterir bu. Ayrıca anket toplumu üç kesimde incelemiş "Modernler", "Gelenekselci Muhafazakarlar" ve "Dini Muhafazakarlar". Bu iç kesimin not dağılımına baktığımızda ise sırasıyla 3.5, 4.0 ve 7 notlarını görüyoruz. yine makas çok açılmamış. Ayrıca kutuplaşmanın derinliği de çok farklı soruların üç gruba toplanmasıyla incelenmiş: laiklik, hoşgörü, siyasi değişimcilik. Bu üç konuda halkın görüşlerinin radikalliği 1'den 5'e kadar puanlanmış ve Laiklik konusunda çoğunluğun 2-3 bandında, siyasi değişimciliğin ve hoşgörünün ise sivri bir şekilde sırasıyla 3 ve 4'te toplandığını görüyoruz. Yine bu olası bi kutuplaşmanın da derinliğinin çok yüksek olmadığını göstermektedir. Yani "Halkı ikiye böldüler" "Yine 80 öncesi gibi oldu" gibi bas bas bağırmaya da gerek yok, çünkü ortada öyle bir durum yok. Halkı birbirine düşürmek isteyenler asıl bunları söyleyenler olmasın sakın?

1 Eylül 2010 Çarşamba

Radikal'deki radikal değişiklik

Bugün İsmet Berkan'ın gazeteyi bırakmasıyla, Radikal'de yeni bir dönem başladı; herkes İsmet Berkan'ın gazeteyi bırakmasını konuşurken, kimse yerine gelen ismi konuşmadı: Eyüp Can Sağlık. Çoğu kişi kendisini Elif Şafak'ın kocası olarak, ya da 11 günlük Fethullah Gülen mülakatından tanıyor. Teyidini alamamış da olsam edindiğim ilk bilgi kendisinin Türker Alkan ve Haluk Şahin'in görevine son verdiği. Bu iki isim Radikal'deki sosyal demokrat kanadı oluşturuyordu. Radikal'i az satan; ancak her tür fikre yer verilen, okuyucusunun da yazarın görüşünden çok karşısındakinin entellektüel seviyesine göre değerlendirdiği bir gazete olmaktan çıkarmayı mı planlıyor yoksa?Radikal, İsmet Berkan döneminde Türkiye'nin yapay veya popüler gündemi ne olursa olsun; gerçekten önemli olaylara yer veren, olaylara çok farklı açılardan bakan ve bence Türkiye'nin en iyi gazetesi iken Hürriyet gibi bir gazete olmaya mı hazırlanıyor? Hürriyet'in haber koordinatörlüğünü yürüten bu zatın Radikal'de de o tarz popüler haberlerden oluşan tek yönlü bir gazete mi hedefliyor? Radikal okuru genelde Türkiye'nin liberal kesimini oluştursa da, sosyal demokrasiye yakın insanlardır ve SODEP'in kurucularından Haluk Şahin'in bu kişi tarafından gönderilmesi bir tesadüf değil herhalde. Türker Alkan ise yorum sayfasında çıkan yabancı dergi ve gazetelerdeki makaleler kadar düzgün bir üslubu olan ciddi bir entellektüel. Doğan grubu Türkiye'deki her liberali ulusalcılığın karşısında diye AKP'li mi sanıyor da, Gülen sermayesiyle Amerika'da öğrenim görmüş, yıllarca Zaman'da çalışmış bir ismi bu göreve getiriyor. Hanımı Elif Şafak'ın din konusunda bilgili olmaktan çok uzak olduğunu "Aşk" kitabının tarihi, dini ve tasavvufi açıdan yanlışlarla dolu olduğunu günümüzün konuyla ilgili en uzman kalemlerinden olan Dücane Cündioğlu tarafından oldukça sert bir şekilde belirtildiğini de hatılamak lazım. İyi bir gazete okuru olmasam, günü gününe takip etmesem de benim gazetem Radikal'dir, derdim; artık diyemeyecek miyim? Biraz önce bahsi geçen Haluk Şahin, "Ermeni Konferansı"nın iptaline karşı çıkan yazılar yazdığı için yargılanmış bir insan; Eyüp Can Sağlık da Referans'ta Hrant'ın öldürüldüğü gün oldukça sert çıkmıştı; sadece Hrant rüzgarının büyüklüğünden yararlanmak için miydi bu? Umarım Eyüp Can Bey dini görüş kısmından yetişmiş sayılı sağlam aydınlardan biridir; çünkü liberal takılıp kendi içinde özgürlükçü olamayan Taraf okuru olmak istemiyorum; Türk medyasındaki vahim durumdaki en büyük umut ışığım olan Radikal'in bozulmaması dileklerimle.