22 Ağustos 2018 Çarşamba

Liverpool, Baltimore, İsyan

2011'de İngiltere'yi saran isyanlar çıktığında Liverpool'daydım. Bu video ile oradaki alakalı bir ders için, isyanın sebepleri ile ilgili bir sunum yaptığımda hocadan ve kimi öğrencilerden aldığım tepkiyi hatırladım. İşin ilginç yanı şu; 1981'de İngiltere'de birebir aynı şehir ve mahallelerde aynı isyan yaşanmış. Bu isyanı "ders alınması gereken eski ırkçı günler" olarak hatırlıyorlar. Liverpool'da Atlantik köle ticareti üçgeninin Avrupa yüzü olarak köleliğe ilişkin bir müze var. Müze kronolojik sırayla ilerlerken en son bu 1981 isyanlarıyla bitiyor. Yani resmi anlatı dahi o dönemdeki isyanlar ile ırkçılık arasındaki bağları kuruyor. Hatta sınıfta bir başka öğrenci de bu 1981 isyanından bahsetti sunumunda. Çok da takdir topladı, kurduğu ırk ve sınıf bağlantısıyla, benim o sırada güncel olarak yaşanan isyana ilişkin bu bağı kurmam ise anlaşılmadı.

Tekrar söylüyorum, İngiltere'nin her yerinde tamamen aynı şehirlerde aynı mahallelerde çıkıyor isyanlar. 2011 isyanına dair, polis gözetiminde bir kişinin öldürülmesine ilişkin protestoların medyada yer alıp almadığına dair gazeteleri taradım. Hiçbir şey bulamamakla beraber, şimdi hatırlamak için tekrar olayları arattığımda kimi önde gelen yayın kuruluşların olaylardan bahsederken bu kısımdan bahsetmediğini gördüm. Sadece bir yerleri yakarsalar medyanın dikkatini çektiklerini ve o zaman dahi bağlamından koparılmış şekilde sunulduğunu, polis şiddetinin sadece daha çok kızıştırdığını ve senelerde birikmiş gerilimin böyle yansıdığını anlattım. Sınıftaki kimileri ve en önemlisi hoca(ki kendisi de Hintli azınlık idi), bu insanların sadece ortalığı yakıp yıkmak isteyen irrasyonel kişiler olduğunu iddia ettiler. Etrafa verilen zararda dahi seçicilik vardı. Mesela pahalı arabalara saldırılıyor, ucuz arabalar bırakılıyordu. Zincir veya büyük dükkanlar zarar görüyor, ufak yerel dükkanlara dokunulmuyordu. Bunun hem sınıf hem ırk meselesi olduğunu, aralarından bir kişi polis eliyle öldürüldüğünde ve bunu günlerce protesto ettiklerinde ne ölümün ne eylemin medyada yer bulmadığını; ama bir cam kırdıklarında anında uluslararası medyaya kadar gözükebiliyorlardı. Başka seslerini duyurabilecek yol gerçekten kalmadığını ifade ettiğimde ise, artık saçmaladığıma karar verilmişti. 

Dersin adı "Power, Culture and Society" idi. Dersin içeriği olan şeyleri güncele uyarlayıp, geçmişe sıkışmayınca tepkiler ne kadar farklılaşıyor. Nice olay da hem bizim memlekette, hem elde böyle olacak; sonra ben demiştik diyeceğiz de bir işe yaramayacak.